Türk İnkılabını Hazırlayan Sebepler; İç sebepler ve Dış sebepler olarak ikiye ayrılmaktadır. Türk İnkılabını Hazırlayan Dış Sebepler konusunu bu makalede detaylıca açıklayacağız. İç sebepleri ise bir diğer makalemizde detaylı bir biçimde açıklamış bulunmaktayız.
Türk İnkılabını Hazırlayan Dış Sebepler
- Batı’da Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform Hareketleri ve Bunların Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
- Kapitülasyonlar ve Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
- Sanayi İnkılabı ve Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
- Fransız İnkılabının Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
- Osmanlı Devletinin Jeopolitik Konumu
- Büyük Devletlerin (Düvel-i Muazzama) Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri ve Uyguladıkları Baskı Metotları
1.Batı’da Coğrafi Keşifler, Rönesans ve Reform Hareketleri ve Bunların Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
Osmanlı Devleti, kurulduktan kısa bir süre sonra hızla yükselerek çağının en güçlü devletlerinden biri olurken, dünyanın önemli ticaret yollarını da kontrolü altına almıştı.
Haçlı Seferlerinden itibaren Doğu Dünyasını ve onun zenginliklerini tanıyan Avrupalılar hep o zenginliklere kavuşmayı düşünmüşlerdir. Bunun için de Batı dünyası bilimsel araştırmalar yönelmiştir.
Bilimi kilisenin dar kalıplarından çıkarıp, gözlem ve deneyim denetimi altına sokarak, hızla gelişme sürecine girmiştir. Gemi yapım tekniğinde meydana gelen yenilikler sonucu, okyanusların büyük dalgalarına karşı koyacak gemiler yapılmış, pusula geliştirilerek açık denizlerde yolculuk kolaylaştırılmıştır.
Dünyanın şekli konusunda ortaya atılan doğru bilgiler ve haritaların yeniden gözden geçirilmesi, Avrupalı denizcileri okyanuslara doğru harekete geçirmiş, onlara dünyanın başka kıtalarına ulaşma imkânı vermiştir. Böylece Osmanlı Devleti’nin egemen olduğu alanlardan geçen ticaret yolları kullanılmaz olmuş, O’nu ekonomik bakımdan önemli ölçüde etkilemiştir.
Canlı Akdeniz ticareti önemini yitirmeye başlamıştır. Eski yolların geçtiği yerlerde kurulan pazarlar etkinliklerini kaybetmiş; taşıma ve alışverişten alınan vergiler alınamaz olmuştur. 19. yüzyılda buharlı gemilerin yapılması Osmanlı Ülkesinden geçen yolların önemini iyice zayıflatmıştır.
Bunun yanında Amerika’nın keşfedilmesi ve buradaki gümüşlerin Avrupa’ya aktarılması, Osmanlı para düzenini bozmuştur.
Avrupalı tüccarların, Osmanlı Devleti’nin ürettiği hammaddeyi daha fazla gümüş vererek alması, o dönemdeki paranın değer kaybetmesine yol açmıştır.
Ülkedeki para bolluğu enflasyonu doğurmuştur. Bu da altın fiyatlarını yükseltmiş, hayatı güçleştirmiş, sanayinin gelişmesini engellemiştir.
2.Kapitülasyonlar ve Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
Yabancı bir devlet uyruğunun, oturduğu ve iş yaptığı ülkede, o ülkenin vatandaşlarına tanınmayan bazı ayrıcalıklardan yararlanılmasına kapitülasyon denilmektedir. Bu ayrıcalıklar ekonomik, kültürel, adli, mali vs. olabilir. Osmanlı tarihinde 1535 yılında Fransa’ya verilen imtiyazlar ticari nitelik taşımaktadır.
Şöyle ki, Osmanlı Devleti’nde ticaret yapacak Fransız tüccarları on yıl vergi vermeyecekler, malların değeri üzerinden %3 gümrük alınacak, Fransızlar arasında çıkacak ticari anlaşmazlığa, anlaşmazlığın çıktığı yerdeki Fransız konsolosu bakacak. Fransa’ya tanınan bu ayrıcalıklar zamanla tüm Avrupalın devletlere tanınmıştır.
3.Sanayi İnkılabı ve Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa’da büyük bir değişim süreci yaşanmaya başladı. Bu, genel olarak sanayi inkılabı diye anılan gelişmedir. Buharlı makinelerin sanayide kullanılması, o güne kadar kol gücüyle çalışan makinelerin, tek işçi çalıştıran işyerlerinin fabrikaya dönüşmesine ve üretimde işbölümü sisteminin uygulanmasına yol açtı.
Üretim, pazar için ve sürekli yapılmaya başlandı. Avrupa’da küçük sermayeden büyük sermayeye, kapitalizme geçildi. Avrupa’da küçük sanayi örgütleri yıkıldı, ucuz ve bol mal üretimi dünya ticaret dengesini değiştirdi. Sanayi inkılabı Avrupa’da pazar ve hammadde problemi yarattı.
Kalabalık nüfusu, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarıyla Avrupalı devletler için iyi bir pazar niteliği taşıyan Osmanlı Devleti; Sanayi İnkılabından olumsuz yönde en çok etkilenen devletlerin içinde yer almıştır.
Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki bu gelişmelerden etkilenmemesi için başvurulacak yol, Avrupa’nın büyük fabrikalarında ucuz üretilip Osmanlı pazarında satılacak Avrupa mallarına yüksek gümrük uygulanarak kendi sanayisini korumak; bunun yanında var olan yerli sanayiyi çağdaş teknolojiyle güçlendirmek, üretimde yeni teknolojiyi kullanmaktı.
Fakat bunlar mümkün olamamıştır. Çünkü kapitülasyonlar ile yabancı devletlere verilen ayrıcalıklar Osmanlı Devleti’nin elini kolunu bağlamıştır. Osmanlı Devleti’nin savaşlar dolayısıyla mali durumunun bozulması ve izlediği yanlış ekonomik politika, O’nu batılı devletlerden borç almaya zorlamıştır.
Alınan paralar yerinde kullanılmadığı için, devlet bu paraların faizlerini bile ödeyememiş, sonunda iflas ettiğini açıklamıştır.
4.Fransız İnkılabının Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
15. ve 16. yüzyıllarda Batı’da büyük bir uyanış hareketi başladı. Bu hareket, insanın özgür düşünceye geçme çalışmalarını hızlandırdı. Özgür olmak düşüncesi sadece belli kesimlere özgü kalmayıp tüm insanların hakkı olması gerektiği yaklaşımını doğurdu ve güçlendirdi.
Aklın ve deneyin temel alınmasını, mucizenin reddedilmesini isteyen aydınlar, o güne kadar yaşadıkları dünya görüşüne ve devlet yönetimine karşı çıktılar. Devlet ve toplumsal düzenin insanların eseri olduğunu belirttiler.
Bu yaklaşım, mutlakıyeti devlet yapılarının terkedilmesi, insanlara özgürlük verilmesi, yasalar karşısında insanların eşit olması düşüncesini doğurdu.
1789’da başlayan Fransız İnkılabı kuvvet yoluyla devletin siyasi ve toplumsal yapısını kökten değiştirdi. Bu İnkılap Fransa’daki baskıcı, eşitliğe dayanmayan bozuk düzeni yıktı ve Fransa’nın olduğu kadar tüm dünyanın siyasi, hukuki ve toplumsal yapılarını değiştiren yeni bir düzenin temelini attı.
Bu düzenin dayanakları; her vatandaşın özgür olduğu, yasalar karşısında eşit haklara sahip bulunduğu, milletin kendi kendisini yönetmesi yani demokratik bir düzen, bu düzenin temel yapısını belirleyen anayasaların yapılması, devletin laikleştirilmesi ve milliyetçi bir niteliğe bürünmesi idi.
Fransa’da ortaya çıkan bu anlayış önce Avrupa’ya, giderek de tüm dünyaya yayılmaya başladı. Ortaya çıkan yeni kavramlar, çok uluslu devletlerde yıkıcı etkilere sebep oldu.
Bu devletlerden biri de Osmanlı Devleti idi. Bilindiği gibi Osmanlı Devleti’nin hakim olduğu topraklar üzerinde dili, dini, gelenekleri birbirinden farklı milletler yaşıyordu. Bunların milli niteliklerini değiştirici herhangi bir politika izlenmemişti. Fakat Fransız İnkılabının getirdiği milliyetçilik akımı bunların eyleme geçmesine neden oldu.
Osmanlı Devleti’ni çökertmek isteyen devletlerin de kışkırtmasıyla Sırplar, Rumlar, Bulgarlar, Romenler vs. ayaklandılar. Bu ayaklanmaları bastırmak ekonomik bakımdan Osmanlı Devleti’ni sarstığı gibi, siyasi bakımdan da büyük devletlerin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmalarına yol açtılar.
Bunların önce özerklik daha sonra da bağımsızlıklarını elde etmeleri, giderek Osmanlı Devleti’nin küçülmesine neden oldu.
5. Osmanlı Devletinin Jeopolitik Konumu
Günümüzde olduğu gibi geçmişte de Anadolu, dünya güç dengelerini etkileyecek çıkar çatışmalarının odak noktasını oluşturmuştur. Çünkü Anadolu, Avrupa-Asya-Afrika kıtalarını kontrol altında tutabilecek önemli bir noktada bulunmaktadır.
Bu konumu ile Türkiye; Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının düğüm noktası olarak nitelendirilen Akdeniz ve Orta Doğu’nun Doğu-Batı ve Kuzey-Güney ekseni üzerinde bir köprü özelliğine sahiptir.
Ayrıca Türkiye Coğrafyası diğer bir ifade ile tüm kara, deniz ve hava sahası, Avrupa ve Asya’dan; Ortadoğu, Basra Körfezi ve Afrika’ya stratejik düzeyde kuvvet intikali için lüzumlu bir bölge olduğu gibi yukarıda belirtilen bu bölgeleri kontrolü altında bulundurur.
Tüm bu özellikleri O’na dünya güç merkezleri için mutlak kontrol ve elde bulundurulması gerekli bir hedef olma niteliği kazandırmaktadır. Ayrıca bu bölgenin Boğazlara sahip olması dolayısıyla Doğu Akdeniz ve daha ileride Basra Körfezi’ne hükmetmede daima büyük avantaja sahip olması, değerini daha da arttırmaktadır.
6. Büyük Devletlerin (Düvel-i Muazzama) Osmanlı Devleti Üzerindeki Emelleri ve Uyguladıkları Baskı Metotları
Yakınçağ ’da Osmanlı siyasi literatürüne «Düvel-i Muazzama» diye geçen bir takım devletler vardı. Bu devletler; İngiltere, Rusya, Fransa, Almanya, A.B.D., İtalya, Avusturya-Maceristan’dı.
Bazıları, günümüz dünyasının politikasında da bütün ağırlığı ile mevcut bulunan bu devletlerin tarihteki Osmanlı politikaların genellikle aleyhte cereyan etmiştir. Onların bu politik tavırları Osmanlı Devleti’nin yıkılışında oldukça etkili olmuştur.
- 1 Avrupa’nın felsefik yenilenmesi: Avrupa içinde gerçekleşen Rönesans ve Reform yeni bir sosyal, siyasal, ekonomik, teknolojik bir süreç oluşturmuştur. Avrupa yeniden dünyanın lokomotifi olmuştur.
- 2 Avrupa’nın teknolojik yenilenmesi: Rönesans ve reformun sonucunda oluşan felsefik değişim eğitimi de değiştirdi. Yenilenen eğitim yeni buluşlarla teknolojik üstünlük yarattı. Matbaa, kâğıt, pusula, saat, barut, top teknolojilerinde önemli ilerlemeler gerçekleşti. Bu gelişmeler Osmanlı Devleti’ne olumsuz etkiler yapmıştır.
- 3 Avrupa’da büyük devletlerin kurulması: Yükseliş sırasında Avrupa’daki karışıklık ve küçük devletlerin oluşu olumlu bir etki sağlarken daha sonraki süreçte büyük ve köklü devletler kurulmaya başladı. Güçlü devletler Osmanlı Devleti için tehdit oluşturmaya başlamıştır.
- 4 Coğrafi Keşifler: Deniz keşifleri; Avrupa için fazla nüfusun atılması, altın, gümüş, insan gibi önemli kazançlar oluşturmuştur. Deniz yollarının bulunması doğuya gidişi basitleştirmiş ve buradan mal alışverişi kolaylaşmıştır. Bütün bunlar Osmanlı Devleti aleyhine sonuçlar doğurmuştur
- 5 Fransız Devrimi: Fransa’da yaşanan aydınlanma devri sonucunda şehirli Fransızların önderliğinde bir devrim gerçekleştirilmiştir. Bu devrim milliyetçilik düşüncesini doğurmuştur. Bu fikir Osmanlı devleti içinde yer alan ulusları ayaklandırmaya başlamış ve devletin yıkılış süreci hızlanmıştır.
- 6 Kapitülasyonlar: Ekonomik durumu yeniden düzenlemek için Osmanlı Devleti tarafından Avrupa devletlerine verilen ekonomik ayrıcalıklar daha sonraki süreçte Osmanlı ekonomisini sömürmenin bir yolu haline gelmiş ve sadece ekonomik alanda kalmamış adli mali alanları da kapsamıştır.